arkadaşın arkada kaldığı durumlar...
Hafta sonu yeğenlerime baktım demiştim ya, o gün dışarı çıkamamış, içimdeki kötü enerjiyi toprağa akıtamamış biri olarak gece pc de öylece dolanıyorum, msn, facebook, blog açık falan. Saat yirmidört civarları. Samimi arkadaşlarımdan birisi msnden mesaj atıyor "ooo yaşıyor musunuz?" diye. Ben de arkadaşımı iyi tanıdığımdan bu lafın altında yatan sitemi anında çakozlayarak birden şartellerim attı. "Evet yaşıyorum ama bir kere de lafa sitemle başlamasan" dedim. Mesele buradan başladı. Bir sürü sitem dolu laflar, ben de ağzıma geleni söyledim. Eskisi gibi içimde tutmadım. Söylemesem ben, ben olmaktan çıkacaktım. En sonunda cevap vermeden çekti gitti. Koymadı bana desem yalan demiş olmam. Neyse önce kızla mazimizden biraz bahsedeyim, taşlar iyice yerine otursun ki beni sadakatsiz biri sanmayın.
Normalde bu hep sitem durumundadır ve ben anlamamazlıktan gelir, alttan alma moduna girerim. Ama o gün evde iyice bunalmış biri olarak öyle demedim ve artık aslında öyle demekten, alttan almaktan, onu hep haklı çıkartmaktan bıktım. Vakti zamanında bununla aramızda bir dargınlık olmuştu. Dağ dağa küsmüş dağın haberi yok şeklinde bir durum. Bu durduk yere bir yerden alınmış, bunu da söylememiş, içinde büyütmüş dağ kadar yapmış. Aradan zaman geçmiş bana karşı suratı hep asık hep asık, beni arkadaş ortamlarında görmemezlikten gelmeler,tirip atmalar, laf sokmalar vs. Ben normalde kendini rahat ifade edebilen, hakkının arayan, çan çan konuşan biri gibi gözükürüm. Değilmişim, o günlerde farkettim. Kıza karşı sesim çıkmadı, ezdikçe ezdi beni. Ben öyle salak salak durdum orada. Ha arkadaşlarda durumu farketti, ben sessizleştikçe büyüdüm gözlerinde. Bana hak verdiler, onunla konuşup sorunun ne olduğunu sordular. Bu önceleri burnundan kıl aldırmamalar, kerpetenle ağzından laf çıkarmalar, kem kümler, yok bişiyler. Sonra vay efendim eskiden onu çok ararmışım şimdilerde aramıyormuşum, niye suratı asık sormuyormuşum, onu takmıyormuşum. Efendim o çok ince ruhlu biriymiş, kırılırmış (kırılmak ona has bişiymiş gibi, halbuki o ara bende kırmadık taraf bırakmadı o ayrı) zırtan pırtttan şeyler anlayacığınız. O bana suratını astığı için ve tabi ki ben de suçsuz olduğumu bildiğim için onu ciddiye alıp ne oluyor diye sormadım. Öyle de inatçı bir tarafım var. Sormam işte. Çünkü biliyorum kız hep bir adım önde olmak isteyen, hele ince bir ruh deyince bayrağı kimseye vermeyen, kırılmak onun tekelinde olan bir şahsiyet. O zamanlarda ben ona o kadar darıldım ki anlatamam. İçimden bir şey koptu, artık ona karşı hissizleştim. Bir gün konuyu açtım ve hatalarını teker teker söyledim, o da söyledi. Ama o hep haklı tabi. Neyse ben çok uzatmak istemedim. Gerek yoktu bir yerde, çünkü benim için bitmişti. Çok iyi iki dosttuk, çok güzel anılarımız olmuştu, acılarımızı paylaşmıştık, beraber yemiş içmiştik. Bunların hatırına uzatmadım. Bitmişti ama. Ona dair bir duygum kalmamıştı, artık görüşsek de olurdu görüşmesek de. Hatta görüşmesek bir müddet daha iyi olurdu. Ve haftada bir iki olan görüşmelerimiz iki haftada bire sonra ayda bire düştü. Telefonla hal hatır da aklıma geldiğimde, o da üfleyip püfleyip (şimdi yine aramadığıma sitem edecek diye). Onun beni kırmasını kaldırmamıştı bünyem. Ben öyle küçük şeylere takılan biri değilim. O zamana kadar da önemsemedim, gün yüzüne çıkarmadım. Meğerse ben de kırılırmışım.
Normalde bu hep sitem durumundadır ve ben anlamamazlıktan gelir, alttan alma moduna girerim. Ama o gün evde iyice bunalmış biri olarak öyle demedim ve artık aslında öyle demekten, alttan almaktan, onu hep haklı çıkartmaktan bıktım. Vakti zamanında bununla aramızda bir dargınlık olmuştu. Dağ dağa küsmüş dağın haberi yok şeklinde bir durum. Bu durduk yere bir yerden alınmış, bunu da söylememiş, içinde büyütmüş dağ kadar yapmış. Aradan zaman geçmiş bana karşı suratı hep asık hep asık, beni arkadaş ortamlarında görmemezlikten gelmeler,tirip atmalar, laf sokmalar vs. Ben normalde kendini rahat ifade edebilen, hakkının arayan, çan çan konuşan biri gibi gözükürüm. Değilmişim, o günlerde farkettim. Kıza karşı sesim çıkmadı, ezdikçe ezdi beni. Ben öyle salak salak durdum orada. Ha arkadaşlarda durumu farketti, ben sessizleştikçe büyüdüm gözlerinde. Bana hak verdiler, onunla konuşup sorunun ne olduğunu sordular. Bu önceleri burnundan kıl aldırmamalar, kerpetenle ağzından laf çıkarmalar, kem kümler, yok bişiyler. Sonra vay efendim eskiden onu çok ararmışım şimdilerde aramıyormuşum, niye suratı asık sormuyormuşum, onu takmıyormuşum. Efendim o çok ince ruhlu biriymiş, kırılırmış (kırılmak ona has bişiymiş gibi, halbuki o ara bende kırmadık taraf bırakmadı o ayrı) zırtan pırtttan şeyler anlayacığınız. O bana suratını astığı için ve tabi ki ben de suçsuz olduğumu bildiğim için onu ciddiye alıp ne oluyor diye sormadım. Öyle de inatçı bir tarafım var. Sormam işte. Çünkü biliyorum kız hep bir adım önde olmak isteyen, hele ince bir ruh deyince bayrağı kimseye vermeyen, kırılmak onun tekelinde olan bir şahsiyet. O zamanlarda ben ona o kadar darıldım ki anlatamam. İçimden bir şey koptu, artık ona karşı hissizleştim. Bir gün konuyu açtım ve hatalarını teker teker söyledim, o da söyledi. Ama o hep haklı tabi. Neyse ben çok uzatmak istemedim. Gerek yoktu bir yerde, çünkü benim için bitmişti. Çok iyi iki dosttuk, çok güzel anılarımız olmuştu, acılarımızı paylaşmıştık, beraber yemiş içmiştik. Bunların hatırına uzatmadım. Bitmişti ama. Ona dair bir duygum kalmamıştı, artık görüşsek de olurdu görüşmesek de. Hatta görüşmesek bir müddet daha iyi olurdu. Ve haftada bir iki olan görüşmelerimiz iki haftada bire sonra ayda bire düştü. Telefonla hal hatır da aklıma geldiğimde, o da üfleyip püfleyip (şimdi yine aramadığıma sitem edecek diye). Onun beni kırmasını kaldırmamıştı bünyem. Ben öyle küçük şeylere takılan biri değilim. O zamana kadar da önemsemedim, gün yüzüne çıkarmadım. Meğerse ben de kırılırmışım.
Arkadaşlığımız devam ediyor. Ben özlemiyorum mesela, bazen onu aramak külfet geliyor bana. Telefonun ucundaki ses samimi fakat bir o kadar da sitemkar ve uzak. Bu durumu kendime yaşatmak istemiyorum. Belki bencilce. Benim ruhum bunları kaldırmıyor. Eğer benim ruhum birşeyi yapmak istemiyorsa ona eziyet etmiyorum. Ne isterse onu yapıyorum sadece kendim için. Kendime önem veriyorum. Yalnızlıklarda, acılarda, mutluluklarda, sevinçlerde hep kendi kendinedir insan. Paylaşılınca sosyalleşirsin sadece, bu senin duygularının sendeki reaksiyonlarını azaltmaz ya da artırmaz. Taşıdığımız beden de tektir ruh da. Akciğerlerimiz bize ait ve aldığımız nefes de yalnızca onları havalandırır. Arkadaşlarım benim için önemlidir, sık sık görürüm, gülerim eğlenirim, yardım ederim. Kendimi sabırsız biri olarak görmeme rağmen arkadaşlarıma karşı olabilidiğince sabırlıyım. Bunda herşey tersyüz oldu. Çeliştim kendimle. Bu arkadaşım o akşam beni çileden çıkardı. Lafa öyle başlaması sinirime dokundu. Söylemeyeceğim sözleri söyletti, bir yerde iyi oldu. Artık bir dönsün kendine baksın. Bu karakteri yüzünden yanında bir tane arkadaşı kalmadı, bazen sırf onun yalnızlığına üzüldüğüm için onu arıyorum. Aslında haksız sayılmaz belki uzun zamandır onu aramamışım vs. Öyle bir noktaya getiriyor ve öyle yanlış cümleler kuruyor ki mecburen kendini haklı çıkarmak zorunda hissediyorsun. Hepimizin farklı meşguliyetleri var, kimse hayatından yüzde yüz memnun değil (bak hafta sonu çocuk bakmışım). Üste çıkmak için ona" madem arkadaşız, aklına gelmişim de sen niye aramamışsın, aramanın sırası mı olur, niye benden beklemişsin" dedim. Bişey diyemedi, bozuldu tabi. Sürekli aranacak, gönlü alınacak, poh pohlanacak kişi o. Top onda iki numara olmaya tahammülü yok.
Arkadaşlık böyle bişey değil bence. Ben de karşı tarafa bazen naz yaparım, sitemkar olurum ama ne bu kadar ciddiye alırım durumu, ne de karşı tarafı ezmeye çalışırım, anında işi şakaya vurur gönlünü alırım. Gerek yok böyle triplere. Gerçekten gerek yok, zamanında böyle yaptığı için onun hayatımdaki öncelik sırasını değiştirdim. Yalan değil yani. Belki kız bunu hissediyor. Kusura bakmasın. Bitince bitiyor ve rol yapamıyorum. Uzak duruyorum, yanında olup hiç konuşmayıp o orada yokmuş gibi davranmaktansa uzaklığı bahane edip durumu kurtarmak daha dürüst bir davranış geliyor bana. Gergin ortamlardan hep uzak olmayı tercih etmişimdir. Demek ki bu da beni geriyor. Buradan çıkan sonuç bu. Hiçbir şey zaruriyet halini almamalı. Gönüllü olduğunda hem veriyorsun hem alıyorsun. Kim daha ne ister, olmuyorsa uzatmamak lazım!
medeni insanlarız ve hepimizin bir işi var. yani sitemlere gerek yok. günümüzde kendimize bile zor zaman ayırır olduk. arkadaşlıklar arasında sen ben olmaz ama eğer sürekli tek taraf alttan alıyorsa, arayan hep tek taraf oluyorsa bu işte bir yanlışlık vardır. sen doğru olanı yapmışsın zamana bırak ve içini ferah tut.
YanıtlaSilşimdi bi arkadaşımla sohbet ediyorum da konu konuyu açtı laf siteme geldi. aklıma hemen senin post geldi. gelip bir şeyler yazıyım dedim. iki taraftan biri gerekli ilgi ve alakayı gösterip, beklediği ilgiliyi göremiyorsa sitem etmekte haklıdır. ama hem ilgi göstermiyor hem de sitem ediyorsa durup şöyle bir düşünmesi gerekir...
YanıtlaSilTabi ki, "almadan vermek Allah'a mahsustur" der benim bir büyüğüm. Sürekli arayan, ilgilenen o değil ki, yeri gelince ben de ararım. İtiraf ediyorum ama aramıza soğukluk girdikten sonra ben kendimi bir uzak tuttum. İçimden gelmiyor, yapacağım bişey yok. Eğer o sitemkar ve sürekli aranılacak, ilgilenilecek kişi olmak tavrından vaçgeçerse bir sorun olmayacak. Onun bu tutumu beni irrite ediyor. Ve çok üzücü onu artık özlemiyorum...
YanıtlaSilSevgili Ceviz kardeşim,
YanıtlaSilKöprüler iki yamaca kurulur bir diğeri ötekinden meylli durursa o köprü sağlam kalmaz. Dostluk ve arkadaşlıklarda keza böyledir hep birinden beklememek gerekir. Olması gerekeni, yapılması lazım geleni ve söylenmesi gerekeni söylemişsiniz.
Her şeyde sınır olmalı, arkadaşınız istiab haddini çoktan aşmış ve sizin yaptığınız tonaj ayarlaması ise mükemmel aynen devam.
İyi geceler.
Sevgi ve saygıyla
BİLGİ NOTU: Boş bellek yazınıza yorum atamıyorum..
Virüs programına tarattım ama olmamış demek ki:)
YanıtlaSilArkadaşlık öncelikle, paylaşımı, emeği, özveriyi, sağduyuyu, güveni gerektirir. Hep bana olunca bu iş yürümüyor maalesef.
bu tarz -hele de böyle sık sık edilen- sitemler beni de çok irrite eder. insan her zaman arkadaşlarına zaman ayıramayabilir, bunun anlaşılamayacak tarafı nedir, ben de onu hiç anlayamadım. bu arada, selam ceviz :)
YanıtlaSilselam:)
YanıtlaSilben de böyle küçük ayrıntılara takılmam, birileri takılınca keyfim kaçar:))