Serzenip mi kendine gelecek yoksa silkenip mi kendine gelecek henüz bilemedi, dolaşıyor...

13 Temmuz 2009 Pazartesi

limon ağacı...

Film bir mutfakta maharetli ellerin limonları doğrayıp turşu kurmasıyla açılıyor. Filmin adı metaforik değil tam da limon ve limon ağacı üzerine inşa edilmiş. Bazı filmler vardır, adıyla alakası olmayan ya da binbir zorlamayla adıyla kendi arasında bağ kurulan. Bu öyle olmadığını ilk sahnede ortaya koyuyor. Yemyeşil limon ağacında sapsarı limonlar. Seyirci için görsel şölen. Öylesine mekanı doldurmak için kullanılan bir dekor değillerdir. Orada yaşayan, büyüyen bir şey var. Film kendi içinde hayatı anlatıyor ve yaşadığını gösteriyor. Limon olgunlaşıp daldan toplanmayınca daha fazla dayanamıyor ve yere düşüyor. Direniş de bir yere kadar devam ediyor. Sizden daha büyük bir güç direnişinizi kırıyor ve bir zavallı gibi durumu kabullenmek zorunda kalıyorsunuz. Limon bahçesinin sahibi Selma'da, bahçedeki limonlardan biri gibidir. Hayat ona genç yaşta taşıyamayacağı kadar ağır yükler bırakmıştır. Selma hayat karşısında dibe battıkça güçlenmiştir. Tek başına dünyaya ayak direyecek kadar güçlüdür, kararlıdır, cesurdur. Kimseye baş eğmeyecek kadar mağrurdur. Nasıl limonu tatlı olduğu için değil ekşi olduğu için severiz. Selma'yı da sessizliğinin yücelttiği gücü için severiz. Gücünü sessiz ve dik duruşundan alır.
Elbette ki bir mücadele, bir hak arama, bir direniş söz konusu. İsrail-Filistin sorununu içeriden bir bakışla iki tarafa da dokundurarak anlatırken meseleyi insani açıdan ele alıyor. Selma, limon bahçesi için direnişinde tek başınadır. Çocukları bile ona destek olmaz. Hem yıllardır süren korkular, karamsarlık ve kaybetme halleri hem de bu durumdan doğan kör düşünceler, karabasanlar onların annnelerine destek olmalarını engeller. Selma mücadelesi için bir avukatla anlaşır. O ise kendinde olmayan cesareti ve kararlılığı Selma'da görünce davaya sahip çıkar ve onun yanında yer alır. Dava sonucu Selma için kaybediş, hakaret, yıkım olsa da avukat kendi adına bu durumu kötünün iyisi olarak değerlendirir.
Bahçenin diğer tarafındaki kadının yaşadığı iç aksiyon, Selma'nın yaşadığı iç aksiyona yakındır. Komşusuna verdiği huzursuzluk onu da huzursuz etmiştir, gönlü limon bahçesini yıkmaktan yana değildir. Kocasının aksine onu tehdit unsuru olarak görmez. Daha insani bir yerden bakmayı başarır. Komşusuyla ilişkisine bile müdahale edilir. Selma davayı kaybedip limon ağaçları budandığında o da bireysel olarak tavrını koyar. Diktatörlük sistemine başkaldırır ve evi terkeder.
Selma'nın yaptığı limonatadan tadan herkes onu çok beğenir. Limonlar verimli topraklarda yetişmiştir ve herşeyden önce onlar sevgiyle büyümüştür. Selma'yı hayata bağlayan tek şey oradaki limon ağaçlarıdır. Bütün hayatı onlara bakmakla geçmiştir. Onları sevgiyle sular ve daldan toplar. Onların topraktan sökülmesi Selma'nın da topraktaki köklerinin koparılması demektir. Karşısındaki devlet olsa da bu onu yıldırmaz. Onun tek amacı ağaçlarını kurtarmak ve sessiz dünyasında onları büyüterek yaşamaya devam etmektir. Sustukça devleşmiştir ve onların koparılmasına engel olmuştur. Boyları kısaltılmış limon ağaçlarının arasında dolaşırken umutlarını yarınlara taşımayı ihmal etmez. Başlarını okşar, büyüyüp meyve verecekleri günleri bekler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder