Serzenip mi kendine gelecek yoksa silkenip mi kendine gelecek henüz bilemedi, dolaşıyor...

9 Ocak 2010 Cumartesi


bir yokoluşsun sen!


Çocuklar niye büyüklere özenirler, niye onlar gibi olmaya çalışırlar, onları taklit ederler. Dünyanın en güzel şeyi çocuk olmaktır bana göre. Sorumluluk minimumdur, müsamahayı sonuna kadar kullanma özgürlüğüne sahiptirler, yeme-içme, barınma, eğitim, hobi, sinema, kitap, tiyatro ne varsa hepsi başkaları tarafından karşılanır, (çocukluğunu yaşayamayan sorumluluk üstlenmek zorunda kalanları ya da kimsesiz olanları bunların dışında tutuyorum), sevilirler, şımartılırlar ee daha ne olsun. Şimdi bunları hangi yetişkine versen istemez ki! Zamanında kıymetlerini bilemedik, gerçi bilseydik de elimizden bir şey gelmezdi ya. Zaman denen soyut makine yiyip bitirdi bizi. Çocukluktan yetişkinliğe oradan ömrün yarısına sonra da ihtiyarlığa geçtik en sonunda tabiri caiz ise tahtalı köye.


Buradan nereye varmak istiyorum. Lafı uzattım her zamanki gibi. Şu sesleri ve sahneleri mükemmel olan çocuklar var ya, hepsi büyüklerin birer taklitçisi olarak her cumartesi gecesi televizyonda bangır bangır şarkı söylüyor. Yaşıtları evde ya uyuyor o saatte, ya haylazlık yapıyor, ya bebeğiyle ya arabasıyla oynuyor. Olması gerektiği gibi. (Gerçi şimdi hepsi internet başında ben benim çocukluğumdan bahsediyorum) Bunlar gece yarısına kadar izleyiciyi mest etmekle uğraşıp dursunlar. Hiçbirinin bundan bir şikayeti yok, çok şanslılar onlarda farkında. Günün birinde özendikleri ablaları abileri gibi olacaklar. Tek dertleri bu, çocukluğunu yaşayamamak kimin umurunda.

İçlerinde bir tanesi var fındık kurdu lakaplı, şirin mi şirin bir şey, sesi de iyi vucüt dili de. Ah bir de kendi gibi olsa. Şımartılmanın tavanlarında gezdiği için bir süre sonra çocukluğunun saflığı da yok oldu. Her programda daha çok konuşuyor, konuştukça batıyor aslında. Adam olacak çocuk gibi taklitçi biri olup çıktı başımıza. Bütün şirinlik, masumluk bir anda yok oluverdi. Önceleri çok tatlı, saf, ürkek ama tam da çocuk gibi bir çocuktu. Onun o halini izleyici sevdikçe, o da programa rayting yaptırdı. Yapımcılar onun bu durumunu kullandıkça kulllandı, kızı medya maymununa döndürdü. Kız, çocukluğundan çıktı, her programda artık daha da irrite edici olmaya başladı, şirinliği kayboldu yerine çok bilmiş fettan bir kız geldi. Yazık ettiler ona ve diğerlerine. Herşeye ettikleri gibi. Millet olarak biz doğal olana önem vermeyiz, yağmacı çekirgeler gibi hasatı yiyip bitirir ve geriye bir ton çöp bırakırız. Bu da çöp yığını olmaya mahkum. Kendi çocukluğumuzun kıymetini bilmedik, şimdi sıra çocuklarımızda...

1 yorum:

  1. Ben o programı bikaç defa gördüm. Ama takip ettiğim bi program değil.
    Acıyorum o çocuklara, şimdi herkesin göz bebekleri, belki yolda rahat yürüyemiyorlardır bile, ama o program bittiğinde masal sona erdiğinde ne olacak. Kim, ne teselli edecek onları. Çocukluklarını yaşayamadan olgunlaştılar. Sonra o çocuksun, küçüksün tavırları durdurabilecekmi onları bilemiyorum.. yazık oluyor..Yerinde bir yazı, emeğinize sağlık.
    Sevgiyle kalın..

    YanıtlaSil