Serzenip mi kendine gelecek yoksa silkenip mi kendine gelecek henüz bilemedi, dolaşıyor...

3 Ocak 2010 Pazar


yeni yıl, yeni iş, bu cümleye bi de yeni aşk gerek...


Bundan bir ay kadar önce tayinimi başka bir yere aldırdım. Resmi olarak salı günü başlıyorum, bürokrasi uzun sürüyor. Öyle aldırdım derken bu kararı öyle bir anda vermedim, düşündüm taşındım, sıkıldığıma karar verdim. Yeni bir atmosfer gerekliydi ruhuma, kesinlikle bu böyle izah edilebilir. Yoksa olduğum yerde iyiydim başkalarına göre, iş rahat, ortam rahat. Sabahtan akşama kadar otur maaş al, neredeyse bankamatik memuruydum. İşte öyle değil maalesef. Sürekli aynı ortam aynı insanlar, işsizlik bir süre sonra miskinliğe dönüşüyor. Koca gün boş oturuyorum, bir satır kitap okumuyorum, lak lak lak lak. Kendime bir yerde dur demeliydim, ne kadar denedimse bir türlü iş hayatımda monotonluktan çıkamadım. Haaa, iş var da ben mi yapmıyorum. Yok iş yok ama başka faydalı şeylerde yapmıyorum. Dedim bu böyle olmayacak. Bana yeni vizyon ve misyon lazım. Okul yok, kurs yok sıkıldım. Beni ne kadar sıkıştırırsan benden o kadar iyi verim alırsın. Burada küflendikçe küflendim çünkü. İş çıkışı eve gidiyorum, sabah aynı tekdüze ortama yeniden giriyorum, her gün muhabbet her gün lak lak, eee nereye kadar.


Kolay olmadı tabi, tam 13 yıldır aynı yerde çalışıyorum, pek önemli olmasa da kendime göre bir kariyerim var. Bir kere işimde uzmanım, en iyilerden biriyim. Sabah işe gittiğimde en azından herkes beni tanır, huyumu suyumu bilir. İçeriye heyyt diye girerim mesela herkes benim geldiğimi anlar, kimse de sen niye heeyyt diye girdin demez, beni kaba bulmaz. İstediğim gibi konuşurum, istediğime bok atarım, istediğimi göğe çıkarırım, şaka yaparım, kahkakaharla gülerim. Yeri geldiğinde acaip kızarım bağırırım çağırırım da kimse bana uzaylı muamelesi yapmaz. "Ee bizim kızımız, olur öyle şey" der geçerler. Ya şimdi? Kimseyi tanımam etmem, Şişlini hükümdarı şimdi Beyoğlunun üvey evladı gibi olacak. Hiç kolay değil. Biri bir şey diyecek yorum yapamıcam, dalga geçemicem, sinirlenemicem, gülemicem. Tabi ilk aylar böyle olacak. Ben kendimi ikinci ayda kabul ettiririm, kendime yer edirinim. Ama ilk aylar bir acemilik olucak. Kariyeri sıfırlayıp orada kafası basmaz, salak bir kız olarak ortada gezinicem. Oradaki işi çok bilmiyorum. Genel hatlarıyla bilsem de oradaki iş benim işimden biraz farklı. Ne halt etcem bilmiyorum. Şiimdi yaşlandık da öyle hemen anlayamam, kavrayamam. Bi de eskiden küçük olduğumuz için yediğimiz fırçalar koymazdı. Şimdi burada fırça yersem gel de bak işe. Kafamı oturup duvarlara vururum heralde. "Ne oldu sana kaşındın di mi, al sana yeni atmosfer, tebdil-i mekan, aldın havayı, yedin babayı" diye kahrolacam.


Kararımı verdim bir kere. Yarın resmi olarak imzalayıp ayrılacam oradan. Dolabımı çoktan topladım bile. Arkadaşlarım üzülüyor, gitme falan filan, izin al dinlen gel, biz sensiz yapamayız, bizi kim güldürecek, kim sanattan haberdar edecek, kim bağıracak, kim kahve yapacak, kimin herşey hakkında bir fikri olacak. Kabul ediyorum hepsine evet ama orası ruhuma dar gelmeye başladı, patlayacam. Ne çare evet git diyorlar, isteksizce. Niye gitmiyeyim yani, ben bir karar vermişsem öncelikle kendim için vermişim. Ben iyi olacağım ki ortama neşe saçayım, çalışılabilir biri olayım. Yoksa hiç çekilmem:)) Onlara hak veriyorum, elbette onların böyle düşünmeleri normal. Ben de duygusal olarak çok iyi değilim ama kaderde varsa... neye yarar üzülmek yani. Belki çok iyi bir karar vermişim, gitmeden çalışmadan bilemem. Ben böyle radikal kararlara alışığımdır kendimde. Daha önce de yapmışımdır hayatımda ciddi değişiklikler. Önceleri pişmanlıklarım olsa da sonunda hep takdir etmişimdir kendimi. Bunun da böyle olacağına eminim. Üzülecek sıkılacak bir şey yok. Benimki sadece sevdiğim arkadaşlarımdan ayrılmanın verdiği bir duygusallık durumu. Mantıki açıdan düşünecek olursam, orasının benim için avantajları da var. Zaten bu kararı verirken kendime göre bir muhasebe yaptım, topladım çıkardım, bi kafa patlattım yani.


İşyerimden ayrılmamın başka nedenleri de var aslında alt metin olarak. İş ortamı, yöneticilerimiz oldukça irrite edici olmaya başladı. Onlara karşı ben de bir nefret oluştu, belki onlar için de ben öyle bir durumdayım. Selam bile vermiyorum, gördüğüm yerde kafamı çeviriyorum. İğrenç oldular çünkü çalışanlarına karşı, her türlü üç kağıtçılık, her türlü terbiyesizlik, iki yüzlülük, adam kayırmacılık, yalakalık, hafiyelik bunlarda bulunuyor. Bunlara artık katlanamıyorum. Bugüne kadar nasıl katlandım? Hayır katlanmadım, her türlü yolu kullanarak gerekli yerlere şikayet ettim yazılı ve sözlü ama bunların hepsi bir tavanın balığı. Kimi kime şikayet ediyorsun, it iti ısırmaz durumu. Ben de artık yıldım, mücadeleden vazgeçtim, günün birinde kendi pislikleri onları boğacak ama benim sabrım kalmadı. Ben uzaktan da gülerim onların haline hem de daha çok. Bu sıkıntılı durumları görecek gözüm, dayanacak yüreğim kalmadı. Sırf onların alt oluşunu göreceğim diye de işimi kendime haram edemem.


Salı günü yeni işime başlayacağım, rahat bir nefes alarak içeri gireceğim. Herşeyin çok daha güzel olacağı ümidiyle. Ne olursa olsun diyorum, bunlardan daha rezil insanlar olmaz bu dünyada. Bunlar türlerinin son örnekleri. Buyursun orası onların olsun, kaçan kurtulur oradan diyeceğim ve kendimi teselli edeceğim. İnşallah gelen gideni aratmaz, bir taraftan da bunu düşünüyorum. Sanmıyorum yeni yerimin kötü olacağını, önyargılı olmayacağım, pozitif gireceğim kapıdan ne olursa olsun. Çakra felsefesi midir karma gelsefesi midir şimdi aklımda değil ama şöyle der o felsefe iyi düşün iyi şeyler olsun. Ben son derece neşeli şen şakrak biriyim. Benim gibi birinin kendini sevdirmemesi mümkün değil. Ee ben de onları seveceğim elbette. Her yerde kötü insanlar var, belki orada da var ama en azından ben onların geçmişlerini bilmiyorum. İlgilenmem geçer giderim. Haa ben de herşeye eyvallah demediğim için sevilmeyebilirim, eski işyerimde (birden eski işyerim oldu) sevilmedim de bazıları tarafından. Olsun yine de karakterli olarak dimdik ayaktayım, arkamdan söylenecek bir laf yoktur karaktersizlik manasında. Yine de kimbilir ne boklar atacaklar bana. Vız gelir tırıs gider, benden sonra tufan olsun. Çok da tındı yani. Ama sevdiğim arkadaşlarım orada olmadığı bir zaman tufan olsun, yazık onlara. Yeni yerimde de kişiliğimi koyarım ortaya, onlar da eğer insansa beni kabul ederler, severler. Yok eğer insan değillerse hem bana hem onlara geçmiş olsun. Sonum hayrolsun diyorum ve kendimi kaderimin ellerine bırakıyorum. İnşallah arkamdan beddua etmezler de yeni yerimde mutlu olurum:))


Yeni yıl bana yeni iş getirdi, bir de yeni bir aşk ve para getirirse tadından yenmez...

3 yorum:

  1. :)) Yeni işiniz hayırlı olsun, umarım orda mutlu olursun ceviz. İlk başlarda söylediğin gibi bocalarsın ama tebdil-i mekanda ferahlık vardır. O insanları çekmeye devam etmektense, biraz sıkıntıdan sonra feraha ermeye değer diye düşünüyorum.. Diğer dileklerine gelince, hakkında hayırlısı olsun.
    Baki sevgiyle..

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim, Allah kimseyi bir yerde acemi yapmasın:)) tedirginliğim bu, bi de yıllarımın geçtiği bir yerden, anılarımdan kopmak sıkıntı hissi yaratıyor. Ama biliyorum ki bu bir süreç geçecek, güzel günler gelecek...

    YanıtlaSil
  3. ilk zamanlar biraz acemilik olur ama sen sıfırdan başlamayı göze almışsın. en kısa zamanda kendini göstereceksin. hayırlı olsun.

    YanıtlaSil