Serzenip mi kendine gelecek yoksa silkenip mi kendine gelecek henüz bilemedi, dolaşıyor...

13 Ağustos 2011 Cumartesi




Kadına şiddeti bir an olsun unutturmayacaklar...


Gün geçmiyor ki yeni bir şiddetle sarsılmayalım. Şu günlerde şort olayını konuşuyoruz. Vay efendim o kadar kısa giyilirmiymiş, vay efendim çıplakmış, vay efendim ayıpmış. Belli adam sapık onu anladık ama otobüste bu duruma ses çıkarmayanlara ne demeli? Sen çıplaksın diye kızı döv, sonra da ben onu dövmedim kıimse de görmedi de. Ve gerçekten kimse görmesin, duymasın. Hepsi üç maymun olmuş. Bu nasıl bir toplum ahlakıdır, nasıl bir bilinçtir hayret etmemek elde değil. İlla ki ses çıkarmak için bizim başımıza gelmesini mi beklemeliyiz? O zaman iş işten geçmiş olmaz mı? Anlamıyorum, şu anki toplumsal psikolojiyi anlamıyorum. Ya da anlıyorum korku cumhuriyeti dedikleri bu olmalı. Özgürlük ve demokrasi lafı karaborsada . Güya gündemde, güya bir şey yapacaklar. Yaptıkları tek şey daha fazla şiddet için daha fazla ajitasyon, daha fazla kötülük için daha fazla gözaltı, tutuklama vs.

1 Ağustos 2011 Pazartesi



kadına şiddet mavalı...


Son günlerde televizyonlardan sıkça duyduğumuz bir toplumsal sorun kadına şiddet. Aslına bakarsanız bunu ilk defa televizyondan duymadık, en yakınımzdakinin, kardeşimizin, annemizin, komşumuzun, teyzemizin yaşadığı durum bu. Fakat ne hikmetse şimdi dillendirilir oldu. Bu kötü bir şey değil ama bunun haberlere taşınması onun artık olmayacağı, biteceği anlamına gelmiyor. Her gün daha da artarak devam ediyor. Malum haberler artınca hükümette koyun halkın ağzına bir parmak bal çalıp, konuyla yakinen ilgileniyormuş gibi gözüküp bir tane imdat kolyesi diye bir şey icat etti. Absürdlüğün daniskası bana göre. Kadın bu kolyeyi boynuna takacak, eşinden dayak yiyince buna basacak ve yardım isteyecek. Hahahayattt! Kadın mor gözleriyle onu görüp basamaz, bassa da polis gelene kadar evden cesedi çıkar. Bizim polis olay olmadan zaten gelmez. Gelse de kapıda bekler ki adam işini bitirsin onlar da tutanak tutsun. Ben polislerin bu tavrına çokça şahidim, hem de görevim başımdayken aldığım tehdit ve hakaretlere bizzat şahit olmalarına rağmen. Öylece kulübesinde bekliyor, benim ağzım burnum kırıldıktan sonra o da memuriyet görevini yerine getirsin diye. Güya polis toplumun huzurunu sağlamak için var, güya haklarımızı korumak için var...

Bugün bir arkadaşım dün gece apartmanında yaşanan bir olayı anlattı. Tam da anlatmak istediğim şeyi örnekler nitelikteydi. Kadına şiddet ve polisler için düşündüklerim konusunda yalancı çıkmadım. Olay şudur: Gecenin beşinde üst kattan kadın iniltileri gelmeye başlamış, kadın hırıltılı nefes alıyormuş, çünkü ağzı bağlıymış. Cama çıkıp imdat dilemek istemiş, birileri ona engel olmuş, kapılar çarpılmış, kadın oradan oraya atılmış. Bir ara kadıncağız ellerinden kurtulup atmış kendini kapıya. Ama nafile daha apartmanın dış kapısına ulaşmadan üç erkek yakalayıp içeri tıkmış yeniden. Komşular polis çağırmış. Gelen polis kapıda adamla konuşmuş, arkasına bakmadan ve kadını onların ellerinden kurtarmadan çekip gitmiş. Şimdi bu panik kolyesi zımbırtısı, kahraman polis nerde? Kim uyduruyor bu yalanları? Ey halkım uyan!Kadınlar yemeyin bu mavalları. Kimbilir o panik kolyesi de 10 liradan sürülür piyasaya. Dayaktan nemalanan bir erkek kurar şirketi. İki tane de kendi evine götürür. Kanunu yapan da onlar uygulayan da. Tecavüzcüsüyle evlendirilme yasaları bu ülkede var. Hey gidi heyyy!!