Serzenip mi kendine gelecek yoksa silkenip mi kendine gelecek henüz bilemedi, dolaşıyor...

23 Ocak 2009 Cuma

Yeni bir gün, yeni bir sevinç, yeni bir ferahlık...

Sürekli söylenen insanlar vardır ya. Hastayım ölüyorum, çarpıntım var. Aa bak yine oldu. Kalbim nasıl da hızlı atıyor diye. Şöyle sol koluma ağrı giriyor, yayılıyor dalga dalga. Kalbim ağzımdan çıkacak gibi. İflahınızı kesen cinsten. Bu yakınmalar uzar gider. Derler ya bağdata yol olur, işte öyle. Bu cümlenin öznesini duyduğunuzda hoşuna gitmeyecek. İnsan annesi için bu laflar eder mi? Eder, eder. Bal gibi eder. Aynı cümleler hız kesmeden kaç kere peş peşe sıralanır? Günler, haftalar, aylar, yıllar.... Ehh biz de ihmal etmiyoruz, olur diyoruz. Hadi gidelim bir bakalım ne var ne yok. Sonradan pişman olmaktansa hemen önlem alalım. Olacakla öleceğe çare yok ya neyse. Sabahın sekizinde gidersin sen, hemen yatış yaptırırsın. O da ne? Yatak yok. Bekleyeceksiniz efendim, yatak boşalacak, sizi öyle alacağız. Altı üstü 7-8 saat kalacağız. bekle allah bekle, bekle allah bekle. Nerede bekleyeceğiz? Doğru kantine. Çay içiyorum, açma yiyorum. Annem yiyemiyor. Biraz da ayıp ama. Yapacak bir şey yok. Yedim. Annem aç değilim diyor ama aç belli. Neyse patlamak çatlamak üzereyim. Gidiyorum yine sormaya. Sorduk, yok efendim yatak. Birisi taburcu olacak, alacağız sizi. Haydi yine beklemek. Saat onbir buçuk. Bacaklarımız şişti, üşüdük, belimiz ağrıdı. En iyisi gidip sekreterliğe sormak .Daha öncesinde var bir tanışmışlığımız. Sağolsun çok yardımcı oldu. Şimdi sizin nezninizde teşekkürler ederim, şükranlarımı sunarım. Sayın gökhan bey. Aramadık yer bırakmadı, servis, vezne, poliklinik... Gideyim dedim, pazartesi geleyim. Yok, ille de bugün olsun, gelmişken olsun falan fişman. Güya ilk hasta olarak sekizde alınacaktık içeri. Nerede. Gökten kemik yağsa bizimkine taş yağar. Bekliyoruz, başka çare yok. Tut kantinin yolunu. Kantinde okunmadık gazete, içilmedik çay kalmadı ya. Oturacak başka yer olsa gideceğim. Yok maalesef. Annem aç, öğlen saati herkes yemek yiyor. Annem aç değilim derken açım demek istiyor. Az kaldı, bak gökhan alırlar birazdan dedi. Ben inanmıyorum ki annem inansın. Tam 45 dk geçti. Telefonum zır zır. Vay be! Yatak hazır! Wowww. Koş anne koş. Kapmasın başkası. Tam beş saattir bekliyoruz. Bir koşu da aldım soluğu beşinci katta. Hemencik annemi oturttum yatağın üstüne. Aman kalkma, başkası kapar.
Geldiler, anamnez aldılar. Cevapları tabi ki ben verdim. Bu kez beklemedik. Hayret! Ne oluyor, sonunda özel hastanede olduğumuz hatırlatıldı bize. Bu arada arkadaşım geldi,, stresimi paylaştı. Haydi gidiyoruz dediler, hazırlandık. Bindik asansöre doğru anjiyo odasına. Allahım yine gökhan. Günün adamı, gökten inen kanatsız huri. (Bunu duysa güler ve de gamzeleri çıkar). Bir bekleyiş ki sormayın, tedirgin, huzursuz, endişeli, stresli, panik durumları. Bu işlem kısa sürerdi ama bugün herşey de bir terslik var. Bir şey olmasın içeride. Hey allahım ya. Personelin biri önümden koşarak geçti. Benin gözlerimde dehşet, kulaklarım havada bir durum. Bir yatak aldı aceleyle odaya girdi. Eyvah içeride bir durum var. Söylemiyorlar da. Benim nabız 120 birazdan beni alacaklar anjiyoya. Gökhan, o ulu insan göründü. Ne oldu dedim önüne atılarak. Bitti, herşey çok iyi. Hadi arkada kapıdan sizi içeriye alayım dedi. Hemen gittik, annem orada. Gökhan başında, konuşuyorlar iki eski dost gibi. Belli ki annem içeride bayağı ahbap olmuş onlarla. Annem iyi gayet iyi. Gökhan, teyzecim turp gibisin, hiç bir şeyin diyor. Seni yoksa bu çocukların mı hasta ediyor diyor gülümseyerek. Konuşuyoruz, muhabbet ediyoruz. Acelemiz yok. İşimiz bitiyor, teşekkürlerimizi tekrar tekrar sunup ayrılıyoruz oradan. Çıkıyoruz beşinci kata, yatağımıza. Çok değerli yatağımıza. Çok şükür yerinde, kimse de oturmamış üstüne. Artık bu hastaneden her şeyi beklerim yani. Yukarı çıkıp o yatağı bulamamak gibi durum olabilirdi yani. Neyse... Her şey ço0k iyi. Sonuç iyi. EEE anne bir daha kalbimle ilgili bir sorunum var diyecek misin? çarpıntım var, kalp krizi geçiriyorum diyecek misin? Bak bir şeyin yokmuş. Buraya dikkat. Cevaba bakın. "Olsun, ben yalan mı söylüyorum. Var işte çarpıntım var. Demek başka doktora gitmek gerek" diyor. Vay anasını, vay anasını! Ben ne diyim şimdi! Git lokman hekime git. Anne orada bir psikiyatriste uğramayı unutma e mi? Niye ben deli miyim diye bir cevap. Değilsin, değilsin, değilsin.... Ben deliyim, ben deliyim ... ben deliyim...:))) Annemin kalbi temiz, yine mutluyuz, umutluyuz, gerisi hikaye:)))

3 yorum:

  1. Kuzummm, geçmiş olsun...Ancak bu hikayede iyi bir şeyler de var? bana mı öyle geliyor...:)

    YanıtlaSil
  2. yok, öyle değil... Kesinlikle bu hikaye iyi şeyler söylüyor. Sevdiğimiz arkadaşlar yardımcı oldu, annemizin sonuçları temiz çıktı. Arkadaşlarımız sadece bize değil evde ailelerine de çok iyi. Çocukları da çok şeker...:))

    YanıtlaSil
  3. tekirle paralel beklentilerimiz var demek :)
    yalnız bi şey fark ettim, annelerin %95i birbirine benziyo. tekir şahıs, sen %5lik kısımda ol, olur mu?

    YanıtlaSil