Serzenip mi kendine gelecek yoksa silkenip mi kendine gelecek henüz bilemedi, dolaşıyor...

7 Mart 2009 Cumartesi

Kuzeyin Oğlu'na Dair...

Dertliyim, kederliyim her ne dersen ağlarım... Feriğim, fidanım, feryadım... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, yaşamak bir orman gibi kardeşçesine... Dilinden dökülen her sözcük alıp götürüyor bambaşka alemlere. Kâh karadenizin sisli puslu yayla yollarına, hırçın dalgalarına, yemyeşil ormanlarına... Kâh memleketin taşına, toprağına, her yerine...
O, yerel ezgilerden, yerel seslerden yola çıkıp evrensel ezgilere ve müziğe ulaşan ender sanatçılarımızdan biri. Onu dinlerken bir nevi duygu çeşitliliği yaşarsınız. Bir anda kendinizi bir uçurumun kenarında uzanıp gökyüzünü seyre dalarken, ya da bir ormanda dolaşırken dökülen sarı yapraklara kederlenirken veyahut bir şelalenin altından geçerken sınırlarınızı keşfederken bulabilirsiniz. Hayal kurmanın doruklarında gezersiniz kısacası. Kendi hayalinizin hem yazarı hem oyuncusu olmuşsunuzdur artık. Öyle böyle değil... Bir bakmışsınız karadenizin hırçın dalgalarının üstünde bir şövalyenin görkemiyle atınızı dört nala koşturuyorsunuz. Bazen de hiçbir şey düşünmeden, öylece ezberinizden yürüşüye çıkıyorsunuz. Çocukuluğunuzda yaptığınız gibi, otların, çimenlerin üstünde yalınayak geziyorsunuz. Önünüze bakmıyorsunuz bile, kulağınızdaki müzikten, dilinizdeki şarkıdan daha iyi bir rehber olabilir mi sizce?

O'nun için şarkı söylemek, sadece sözlerin notalara uygun olarak dilden dökülmesi ya da ahenkli bir söyleyiş biçimi değil. O, şarkıların sadece icracısı da değil. O, sözlerin içine girip onları her damlasına kadar yaşayan, onlara can veren, ruh üfleyen biri. Her kelime, hatta her nefes onun için bir anlam ifade eder. Kendisi hissetmekle yetinmez, sizi de alır götürür. Kapılırsınız müziğin ritmine. Başlangıcınızla bitirişiniz arasında fark olur. Kendinizi bir şaman törenine katılıp, ruhunuzun ağırlığından arınıp da nirvanaya ulaşmış gibi hissedersiniz veya bir karnavaldaki gibi içinizdekini kusup ondan kurtulursunuz. Ruhunuzu boşaltıp, ileriye dönük yeni sayfalar satın alırsınız, daha yeni, daha temiz, daha saf başlangıçlar size göz kırpar...

Volkan Konak, aldığı kadar vermeyi de bilen, bunu kendine ülkü edinen, toplum duyarlılığı yüksek olan bir sanatçı. Hiçbir saniyesini boş geçirmez, şarkı olmadı şiir, şiir olmadı ağıt, ağıt olmadı sözün kuvvetine yaslanır. Ama hiç boş geçmez, izleyicisine ya da dinleyicisine her anın her saniyenin tadını yaşatmaya çalışır. Verir, verir, verir... Seyircisinin gözündeki ışığı yakalar, dinleyicisinin yürek çarpıntısını hisseder ve bu haz onu alır taa çocukluğundaki fakirliğine, anasının ineğine, babasının sevgisine, yaylaların soğuk suyuna götürür... Sevenleriyle beraber bir yolculuğa çıkar. Volkan ve Tayfası...Volkan Kaptan vira vira aş da gel...
ayşe sancak






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder